Dünyayı değiştiren üç elma

-->

Şu aralar sağda solda görüyorum. Dünyayı değiştiren üç elmadan bahseden görseller dolaşıyor. Neymiş bunlar kısaca göz atalım:

  • Havvanın ademe yedirdiği elma
  • Newton’un başına düşen elma
  • Bi de Steve amcamın Apple elması

Valla düşündüm taşındım açıkçası bu sıralamaya bir akıl erdiremedim. Bir kere ilk ifade yanlış. Havva elmayı verdi diye cennetten kovulup dünyaya atılmışlardı. Neyse hadi dünyayı başlattı diye kabul edelim. Newton yer çekimini keşfetti, ona da pek aklım ermiyor ama neyse onu da sayalım, eyvallah. Yani yüzyıllarca sen saksağan gibi yaşa sonra biri desin yer bizi çekiyor, biz onu çekiyoruz, fizik kuralları budur vs. Daha önce kimsenin akıl etmemesi, suyun kaldırma kuvvetini taa milat önce bulup yer çekimi sona bırakmak falan neyse.

Hadi ona da eyvallah dedik ama toprağı bol olsun Steve Amca gerçekten dünyayı değiştiren ne yaptığını anlamakta zorlanıyorum. Yani ilk bilgisayarı, ilk bilgisayarlar arası iletişimi, ilk mobil telefonu bulan adamları es geçip ticari bir metayı bulan firmanın sahibini bu listeye dahil etmek bana oldukça garip geldi. Evet kendisi mobil cihaz piyasasını ve akıllı telefon yaklaşımı kökten değiştirmiştir. Verdiği ilhamla da bu sektör daha iyi ve ileri gidecektir. Ayrıca yazılım dünyasına “ulen servis yönelimli yazılımdan sonra nereye gidicez” ya da “bu makinalar da bilmem kaç çekirdekli olduktan sonra ne etcez” gibi düşüncelerden kurtarmıştır. Ha bi de mobil internet kullanımı ile sosyal medya ve e-ticaret patlatmıştır.

Ancak iletişim teknolojilerindeki bu nefes kesen gelişmeler bence “teknoloji çok gelişti be abi” muhabbetini çok da karşılamıyor.

On yıl öncesi ile şu anı karşılaştırdığımda çok şey yerinde sayarken sadece iletişim teknolojilerinin baş döndürücü hızla geliştiğini düşünüyorum. Ayrıca gelişti dediğimiz teknoloji yüzünden daha az sosyal, daha çok tüketen, daha aç gözlü bir insan topluluğuna dönüşüyoruz. İşte sosyal medya gelişti vs vs mısırda ayaklanma oldu, demokrasi geldi teranelerine de gülüp geçiyorum. Fransız ihtilali de bi tweetle başlamıştı zaten.

Bir sohbetimiz sırasında “memlekette doğru dürüst internet yok / pahalı, yerli uçak yapacaklarmış, peh” dediğimde değerli büyüğüm Erhan Keşfeden, o an aydınlanıp bu yazıyı yazdıran cümleyi söyledi. “Uçak icat edildiğinde internet yoktu”. Hakkat lan dedim o zaman bünyeme.

Evimde ya da işyerimde fiber internet, cebimde 3g hızlı internet var. Ne yapıyorum, hergün bir icatlar, bir aydınlamalar olmuyor. Facebook, Twitter, haber, mail ıvır zıvır.

Dediğim gibi on yıl öncesine bakıyorum, evde internet olmadığı için 128 /256 kbit adsl modemle 15-20 kişinin internete girdiği internet cafelere takılır, haftada bir maillere bakardım. Tel antenli televizyonda üç beş ulusal kanalda ne varsa onu izlerdim. LPGli ocakta bişen yemeği, buzdolabına koyar, belediye otobüsüyle okula gider, hastalanınca doktora gider, steteskopla öksürüğümü dinlerlerdi. Boş vakit bulunca kitap, dergi okurdum, ansiklopedi, sözlük karıştırırdım. Ailemle oturur sohbet ederdik. Filmi fotoğraf makinemle 36 pozu koklayarak harcar, tab ettirdiğim fotoğrafları evim baş köşesine koyar döner döner bakardım. Müzik dinleyeceğim zaman sevdiğim kaset ve cdleri takar, ya da radyoda sevdiğim parça çıksın diye dua ederdim.

Şimdi 20 Mbit düzeyinde internetim var. maillere bakmama gerek yok, zaten gelince dürtüyor beni. Saniyesinde cevap verebiliyorum. Digitürkten yüze yakın kanal içinden ne izleyeceğimi beğenemiyor, yine üç-beş ulusal kanalda ne varsa genellikle onu izliyorum. Yine yemeği LPGli ocakta pişiyoruz, aynı mantıkla çalışan buzdolabında saklıyoruz. Ulaşım için yine petrole dayalı araçlar kullanıyoruz. Hastalanınca klasik yöntemlerle tedavi ediliyoruz, yine bişi bulunmazsa psikolojiktir, strestir diye geçiştiriliyor. Boş vaktim yok, boş olması gereken tüm vakitlerimde gözüm ya telefonda ya da bilgisayarda, televizyonda. Online servisler ve bilgisayarımda binlerce şarkı var ama hangisi dinleyeceğime karar veremiyorum. Ne müziğin ne filmin ne de hatıra diye çektiğimiz binlerce fotoğrafın bir değeri var.

Kısacası son on yılda bence ahım şahım bir topyekün teknolojik gelişme olmamasına rağmen bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı değişim sadece insan ilişkilerinin başına sağlam bir taş düşürmüş ve insanı sadece tüketen, anında herşeyi bitiren bir makinaya çevirmekten başka bişe yaramamış olabilir.

Comments are closed.