Helsinki, Finlandiya Ziyaretim – Bölüm 4

-->

Hikayenin başı için httpswww.nioya.com/helsinki-finlandiya-ziyaretim-bolum-3.html

Geldik son güne. Her şeyde olduğu gibi güzel şeyler çabuk bitiyor. Son biraz erken çıkma fırsat oldu. Ben de bu boşluğu en yakın müzeye giderek değerlendirmeye karar verdim. 2 durak ötedeki Finlandiya Ulusal Müzesi (National Museum of Finland)’ne aktım hemen. Ulusal müze diyince kabaca tüm Finlandiya tarihini görürüm diye düşündüm ancak şaşırtıcı bir biçimde öyle olmadı. Müzede son 2 yüza kadar her türlü materyali bulmak mümkün, mesela bir bölümde 19. yüzyıldan ev dekorasyonlarına saatlere kiyafetlere kadar herşey. iki kat bunları gezdikten sonra bir merdivenden bir üst kata çıkıyorsunuz hoop sizi milattan önce 2000 lere alıveriyorlar. Ee babacım arada ne oldu size? İşte bunun cevabı yok ne yazık ki. Eksik ya da söylenmeyen bir şeyler var ama ne?

Müzenin hemen girişinde ufak bir hediye dükkanı var. İlginç hediyelikler bulabilirsiniz. Ben mesela bir mancınıklı kalemtraş aldım bünyeme.

mancinik

Müzeyi gezdim, dilerseniz ayrıntılı fotoları inceleyebilirsiniz. Çıktım müzeden gezmeye devam.

Hard Rock kafenin hep namını duyarız, dedim gelmiş buraya kadar bir girelim inceleyelim. Bir hayli kalabalıktı, yer bulmakta hayli zorlandım. Ama gürültülü olmasına rağmen bir hayli keyifliydi. Fiyatlar da öyle uçanzi cinsten değildi.

Söylemeyi unuttum, yakındaki tek hediyelik eşya dükkanını son saniyede ziyaret edip hayatımda yaptığım en hızlı hediye alışverişini yaptım. Zira tam saat 18’de kapıdaydım ama görevli kapıyı kapatmıştı. Resmen yalvar yakar içeri girdim ve tam 5 dakika verdiler alışveriş için. Allahtan daha önce gözüme kestirmiştim alacaklarımı. Bu arada magnet vs alacaksanız çok kasmasın, havalimanında tillahı var ve şehirle aynı fiyatta!

2016-05-19-21-51-47

Yazımızın sonuna geldik, belki daha çok yazılacak şey var ama bu kadarı yeterli. Hayatımda gezdiğim ilk Avrupa ülkeleriydi Finlandiya ve İsveç. İtiraf etmek gerekirse hayran kaldım, doğasına taşına toprağına değil. Rahatlığına, insana verdiklere değere, bizim gibi koşturmacanın içinde kaybolup gitmemelerine. Dilerim bir gün ülkemiz de buralardan ilham alır…

Comments are closed.