İstanbul’un Fethi konulu filmler ve diziler

Dikkat! Bolca "Spoiler" içerebilir!
-->

Aslında Netflix’in yeni dizisi “Rise of Empire: Ottoman” yorumu için başlamıştım bu yazıya. Ancak fark ettim ki, İstanbul’un Fethi konulu başka dizi ve filmler mevcut, hepsini biraraya getirmek istedim olabildiğince.

Öncelikle tam boyunu görmek isteyenler için “Türk ressamı” diye bilinen İtalyan Ressam Fausto Zonaro‘nun İstanbul’un kapılarından girişi adlı eserini paylaşalım:

Dip not: Zonaro bu tabloda kendini Fatih’in hemen solundaki yeniçeri olarak resmetmiştir.

Gelelim konumuza:

L’agonie de Byzance (1913)

En eski film, Fransız yapımı olan ve 24 Ekim 1913’te yayımlanan L’agonie de Byzance – Bizans’ın Izdırabı filmi.

Oyuncu kadrosu da şöyle:

Filmi Youtube üzerinden izlemek mümkün:

İstanbul’un Fethi (1951)

Sanırım Türk Sineması tarafından çekilen ilk film bu olsa gerek. 1951 yılında yayınlanan İstanbul’un Fethi filminde diğer film ve dizilerin aksine Cenevizli Komutan Giovanni Giustiniani‘den fazlaca bahsedilmez.

Önemli rollerdeki oyuncu kadrosu da şöyle:

Dönem imkanları nedeniyle genellikle kapalı mekanlarda çekimler gerçekleştirilmiş olmasına karşın bazı mancınık ve patlama efektleri de mevcut. Sonraki dönemlerdeki Cüneyt Arkın’ın başrolünü oynadığı Kara Murat, Battal Gazi tadında bir tarih filmi olmuş diyebiliriz.

İzlemek isterseniz buyrun burada:

Fetih 1453 (2012)

Fetih 1453 Afişi

16 Şubat 2012 tarihinde gösterime giren ve Türk Sinema tarihinin en büyük bütçeye sahip ve halen en çok gişe yapan 4. filmi olan Fetih 1453‘te sıra. Ayrıca yapım süreci 34, çekim süreci ise 24 ay süren film Türk sinemasının en uzun hazırlık süresine sahip filmi olmuştur.

Başrollerinde o dönemde henüz çok popüler olmamış isimler yer alıyor, hatta 2.Mehmet’i canlandıran Devrim Evin’in ilk başrolü. Dört ana karakterin seçimi dört bin kişiyle yüz yüze bizzat görüşen yapımcı Fatih Aksoy bir röportajında durumu şöyle açıklamıştır:

Magazin malzemesi olmuş isimlerle bu filmde çalışmak istemedim. Çünkü bu projenin ve filmin gerçeklik duygusunu zedeleyebilirdi. Onun için tanınmamış yüzlerle çalışmayı tercih ettim.

Birçok tartışmaları beraberinde getiren film, bence biraz Amerikanvari gelmişti ve sanki Fatih üzerinden değil de Ulubatlı etrafında dönüyordu. Ha bu arada zamanında filmle ilgili yorumlarımı yazmışım, okumak isterseniz buyrun: httpswww.nioya.com/fetih-1453.html

Mehmed: Bir Cihan Fatihi (2018)

Büyük bir şaşa ve reklam kampanyasıyla başlayan ve benim de heyecanla beklediğim bir diziydi Mehmet, Bir Cihan Fatihi. Fetih önceni detaylı anlatmaya başlayan dizi de diğer yapımlardan farklı olarak oldukça ünlü bir ismin Sultan 2.Mehmet karakterini canlandırdığını görüyoruz.

Oyuncu kadrosuna bir göz atalım isterseniz:

İmirzalıoğlu, zaten Deli Yürek – Yusuf Miroğlu ile başladığı delikanlı imajlı oyunculuğunu Kabadayı’da ve benzer rollerde pekiştirmişti. Sonrasında da bu role yakışmıştı bence. Kurtlar Vadisi’nin Memati’si Gürkan Uygun da Delibaş karakterine tam uymuştu.

Dizi aslında doğrudan Fetih odaklı değil, Sultan’ın biyografisi üzerinden yürüyordu, tabii Fatih’in hayat amacı Fetih olunca yoğun şekilde bahsi geçiyor.

Her bölümünü heyecanla beklemem rağmen dizi, beklentinin altında kalan reyting ve ilişkili mali konular, çekim maliyetleri vs nedeniyle 8. bölümde bitirildi. Ve ne yazikki lise dönem ödevleri ya da üniversite tezleri gibi ince ince ayrıntılarla başlayıp son bölümde bir anda herşeyi hızlıca anlatıp bitirdi. Bence seyri devam ettirilebilseydi arşivlik güzel bir eser çıkardı.

Rise of Empires: Ottoman (2020)

Gelelim başta bahsettiğim gibi yazımızın ilk konusuna, Netflix Dizisi Rise of Empires, Ottoman. Önce sizi fragmanıyla başbaşa bırakıyorum.

Heyecan verici değil mi? Tarihimizin en önemli dönüm noktalarında birinin Netflix tarafından tarafsız bir dille aktarılmaya çalışıldığı bu seri altı bölümden oluşuyor. Daha önce Roma İmparatorluğu’nun anlatıldığı üç sezonluk Roman Empire tarzı bir belgesel-dizi.

Olabildiğince iki taraftan da aktarılmaya çalışıyor, akademisyen ve tarihçilerin katılımları ve tabii Halit Ergenç’in anlatımıyla süslüyor.

Yorumlara dalmadan oyuncu kadrosuna göz atalım:

Başrol için Fetih 1453’te olduğu gibi daha önce çok ünlü olmamış bir oyuncu

Genellikle bir tarafın gözünden anlatılan dizi ve filmlerin aksine, iki tarafın neler yaşadığı, neler hissettiği, taktikler ve daha önce pek anlatılmamış bir çok ayrıntı, başarılı flash-back lerle anlatılıyor.

Savaş sahneleri ise oldukça gerçekçi. Cennetin Krallığı filmini izlediğim zaman demişti, bizim tarihimizde ne kadar çok filmlik olay var diye, işte tam da bu dizi onu gerçekleştirmiş.

Ortaokul yıllarında hep anlatılırdı, bilmiyorum şimdi nasıl? İstanbul’u şöyle aldık, böyle karadan gemileri yürüttük. Hiç anlayamazdım, sebep neydi. Hatta öyle anlatılırdı ki, 2.Mehmet İstanbul’u almaya karar verdi, topladı orduyu gitti dayandı kapılarına. Çaldı kapıyı, iki ay da takıldı oralarda, surları dövdü, sonra çok canı sıkınca da hadi şu gemileri Haliç’e sokayım da konu kapansın mı dedi?

Bu aslında zaferin görkemini bence düşürüyor, bir mevzu ne kadar zorsa bence zaferi de o kadar görkemlidir. Aklıma şöyle bir anısı geldi Atatürk’ün, ne kadar doğru bilemiyorum.

Sakarya Zaferi’nin üzerinden yıllar geçmiştir. Dönemin ünlü ve bir o kadar yetenekli ressamlarından biri, Mustafa Kemal’e Sakarya Savaşı’nı gösteren bir tablo hediye eder. Savaşın tüm heybet ve azametiyle işlenmeye çalışıldığı bu tabloda Ata, ön planda yağız bir hayvanına binmiş olarak tasvir edilmiştir. Ressam, bu kompozisyon karşısında tebrik beklerken, Mustafa Kemal’in ”Bu tabloyu kimseye göstermeyin.” demesi üzerine şaşırıp kalır. Herkes ne söyleyeceğini bilemez halde birbirlerine bakarken Mustafa Kemal şu açıklamayı yapar:
”Savaşa katılmış olan herkes bilir ki, hayvanlarımız bir deri bir kemikten ibaretti; bizim de onlardan arta kalır yanımız yoktu. Hepimiz iskelet halindeydik. Atları da, savaşçıları da böyle güçlü kuvvetli göstermekle, Sakarya’nın değerini küçültmüş oluyorsunuz dostum.”

İstanbul’un fethinde de yaşanan zorluklar, ihanetler, hayal kırıklıkları vs çok iyi anlatılmış, ben Osmanlı hem de karşı taraf için. Fetih 1453 filmi bence o konuda biraz kısır kalmıştı, heleki Urban Usta’nın tekrar dirilmesi tarihi gerçekler konusunda büyük bir sıkıntıydı, hele ki Ulubatlı’nın ön plana çıkması bir büyük soru işaretiydi.

Mesela bu dizide ne eksikti, Akşemsettin. Müritleriyle bizzat savaşa katıldığı söylenen ve Mehmet’e çok yakın olması gereken Akşemsettin hiç görünmez. Bilemiyorum.

Kısacası bence güzel bir diziydi ve fetih konusunda resmi tarihte anlatılmayan bir çok önemli ayrıntıyı izlemek güzeldi ve gelecek nesillere de anlatırken bu diziyi göstermek iyi olacaktır.

Neyse toparlayalım, umarım tarihimizle ilgili daha çok yapım dünya standartlarında yapılır ve tüm dünyada yayınlanır. Bizim sahte süper kahramanlara ihtiyacımız yok!

Keyifli seyirler…

Comments are closed.