Otobüs Eylemimiz

-->

Bu aralar anılarımı yazıp duruyorum, emekli paşa gibi :D Yazmışken öğrenim hayatımdaki çok önemli olaylardan biri olan Otobüs eylemini de kayda geçireyim dedim. Anı mahiyetli dursun bir köşede :D 1- Bu otobüs isteme-vermeme durumları düne-bugüne değil, bu yerleşkenin ilk kurulduğu yıllara kadar uzanmaktadır. Ben 2002 yılında bu okula başladığımda “seneye otobüs gelecek” deniyordu, yani durum kronik. Okul yönetimimizin ise bu konu için yoğun çaba harcadığını, Rektörümüz Prof. Dr. Zafer İLKEN’in ve önceki Rektörümüz Prof. Dr. Semra ÜLKÜ’nün bizzat belediye başkanlarıyla (rahmetli Ahmet Piriştina ve Aziz Kocaoğlu) görüştükleri, sorunu en açık ve yalın haliyle ifade ettiklerini biliyorum. Herhangi bir öğrenci konseyi arşivi olmadığı için daha önceki arkadaşlarımızın çalışmaları hakkında kesin bir bilgim yok. 2- Yönetimde bulunduğum 2007 Nisan ayında okulun bu çalışmalarının öğrenci tarafını hareketlendirmeye karar verdik ve bu amaçla Belediye ile görüşmelere başladık. Amacımız okul yönetiminin talebini, “bakın öğrencilerden de talep var” şeklinde güçlendirmekti. Ayrıca iyte.net’in kurulduğu 2005 nisanından beri konunun her daim güncel kaldığı açıktır. Bu da bizi öğrenci desteği konusunda umutlandırıyordu. 3- Yaz tatili muhtelif zamanlarda kimi zaman tek tek kimi zaman da beraber gittik Gürhan’la Eshot ve belediyeye. Kaç defa o kapıdan kovalanırcasına gönderildiğimizi hatırlamıyorum. 4- Biz bu çalışmaları yaparken belediye bombayı patlattı, 09-07-2007 günü 735 Mordoğan – F.Altay seferlerini başlattı, umudumuz taban yaptı, Mordoğan’a var da İYTE’ye yok mu? 5- iyte.net tartışmaları ve bizim belediye-İYTE arasında mekik dokumamız arttı… 6- Tartışmalar uzadı gitti, “öyle olurdu böyle olurdu” denirken “korkaklık, cesaretsizlik vs” ile kolayca itham edilen bizlerden o güne kadar telaffuz edilmemiş ve İYTE tarihinde görülmemiş bir öneri geldi: 16-07-2007 tarihinde

Bence şu an tartışmamız gereken 2 Ekim sabahında otobüs yerleşkenin içinden hareket etmezse ne yapacağımızdır. Örneğin belediye önünde oturma eylemi yapsak kaç kişi gelir?

dedik… 7- Tartışmaların alev katsayısı arttı, “olurdu olmazdılar”, “belediyeyi basalım”a kadar ilerledi… Katılım tartışmalara ve bana söylenenlere göre yüzbinleri(!) aşıyordu, o zaman 17-07-2007 tarihinde biz de dedik ki:

Eğer otobüsün gelmeyeceği belli olursa okulun açıldığı ilk cuma yani 6 Ekim 2007 günü valilikten gerekli izni alıp eylemimizi yapalım. Ancak her ne kadar katılımın yoğun olacağı söylense de 13 Mayıs 2007 Cumhuriyet Mitingi’ni de hiç unutmadım. Bilenler bilir, bir körüklü otobüs dolusu insanla yola çıkıp bir kısmının indikten sonra metroya yönelip gitmesini… Neyse bu sefer de umutsuz olmamalı, tüm İYTE’nin destek vereceğini hayal etmeliyim sanırım.”

8- Günler geçti, anket yaptık, katılanların %14′ü eyleme hayır dedi, 01-09-2007 günü

1- Konsey Başkan yardımcısı ve Fen Fakültesi temsilcisi arkadaşımız Gürhan Özsamancı, geçtiğimiz günlerde yeni Eshot Genel Müdürüyle görüştü ve 20 Ekimden sonra yeni otobüslerin geleceği bu nedenle de 1 kasımda otobüs koyacakları haberini aldı. Eylül ayı içersinde tekrar görüşmeye gideceğiz. Bu nedenle eylem tarihini kaydırabiliriz. 2- Eylem yapılacak olursa İYTE’ye yakışır biçimde olmalıdır, bir şeyler yakmak ya da olay çıkarmak bize yakışmaz ancak eylemi ulusal basına da duyurmak, İzmir milletvekillerini çağırmak, meslek odalarımız ve sendikalarımızın da desteğini alarak yapmak iyi olacaktır. 3- Muhtemel eyleme katılmak istemeyen arkadaşlarımızın kendi kararlarıdır, bize düşen sadece saygı duymaktır.”

dedik. 9- Belediye devamlı sözler verdi, bizi atlattı, kandırmaya kalktı. 10- Eylül’ün son günlerinde açılış töreniyle beraber kütüphane açılışının da yapılacağı söylendi, belki başkan gelebilir dendi, konsey adına ben konuşacaktım. 11- Başkanın geliş haberi bizi umutlandırdı, bu iyiye işaretti, başkan iyi haber verecekti… 12- Konuşmayı ona göre hazırladık, içeriğini yazma gereğini duymuyorum zaten forumda bulabilirsiniz… 13- Başkanın, bakanın, valinin gözünün içine bakarak otobüs istiyoruz dedik, başkan başını salladı. Artık “tabii vereceğiz” anlamında mı yoksa “daha çok beklersiniz” anlamında mı dedi çözemedim. 14- İşlem tamam sayılırdı, başkana gereken mesaj verilmişti, salonda alkış da talebimizi güçlendiriyor, meşrulaştırıyordu. 15- O hafta planladığımız eylemden vazgeçmiştik, ne de olsa başkan ayağımıza gelmiş, bizi dinlemişti, bundan iyisi olamazdı. Kasımda artık otobüsümüz hazırdı. Son senemde en azından 3 yıldır yapmaya çalıştıklarımın karşılığı olarak otobüs hediye gibi gelecekti. 16- Ama işler hiç de iyi gitmiyordu, ses seda çıkmıyordu, başkanla tekrar görüşmek istedik. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler. Aradık, randevu istedik vermediler… En sonunda basın danışmanını aradım, bizzat tehdit ettim, ya randevu verirsiniz ya da 1000 kişi ile kapıya dayanırız dedim. “Başkanın bilgisi dahilinde çalışmalarımız sürüyor” dedi. Metanetimizi kaybetmedik, bekledik, uğraştık, insanlar bize güvendi, çalışma zorundayız dedik, devam ettik. 17- Artık belediyeden kimse ile görüşemez olmuştuk, “Başkanın bilgisi dahilinde çalışmalarımız sürüyor” dendi hep. Sabır taşmıştı, eylem kaçınılmazdı… 18- Eylem için düğmeye bastık,gün 9 Kasım 2007 Cuma idi. Sağolsun Onur Adsay bu afişi hazırladı.

Araçlar ayarlandı, konsey üyeleri derslere girmiyor, lablarını sallıyor, projelerini es geçiyor, belki de mezuniyetlerini yakma, sene uzatma pahasına bu iş için uğraşıyorlardı, hedef 500 kişiydi, aslında bir hayaldi… 19- Bir gün önce toplantı yapıldı, yapılacaklar konuşuldu, amaç dilekçeleri tek tek vererek belediyeyi kilitlemek, sesimizi duyurmaktı, o toplantı da konuşulduğu gibi pankart açılmayacak, slogan atılmayacak, grubun kışkırtılmasına mani olunacak, İYTElilere yakışır bir şekilde “kırıp dökmeden” adli bir vukuat çıkarmadan iş halledilecekti. 20- O gün 8 kasım günü sayısız kez telefonum çaldı, eyleme katılmak isteyenler, neden yaptığımızı soranlar, destek verenler, köstek olanlar, tehdit edenler… 21- 9 Kasım sabahı okula geldik, neredeyse tüm okulu gezdim, bana “geleceğim” diyenleri topladığımda 350′yi rahat aşıyorduk. Yola çıkma vakti geldi, “Abi İzmir’e bu arabayla gelsek de eyleme katılmasak”lar, “2.5 lira versek olmaz mı”lar birbirini kovalıyordu. 3 otobüs yani 150 kişiyi dolduramamıştık. Son anda gelmek isteyenler olur diye yerleşkeyi tavaf ettik. 22- İYTE yine beni yanıltmamıştı, hesapları 150 kişiye göre yaptığıma kızan arkadaşlarımı anlamışlardı… 23- Eyleme gittik, yolda Gürhan’ı aradı, edilen tehditten bahsetti, “eylem yaparsanız başkan çok kızar”. Gürhan güldü, “başkan kızarmış” dedi. “Kızarsa kızar” dedik. 24- Meydana indik, bizimki kadar bir grup çok şükür oradaydı, sayımızı 200′ün üzerinde tahmin ediyorum. İndik belediyeye yöneldik, tabii önceden istihbarat alan siviller oradaydı, üniversite masasından olduğunu söyleyen bir başkomiser bizi çekti ve sordu neden geldiğimizi… Bizde anlattık, otobüs dedik, dilekçe dedik vs. Polisin tavrı netti, bu kadar kalabalık belediyeye giremezsiniz, zorlarsanız grubu dağıtırız, sorumluları da alırız. Tabii orada bazı İYTEli arkadaşlarımızca uygun görülen hareket bizim polisin üzerine yürüyüp “ne diyon lan sen” dememiz, önce onu sonra çevredekileri tartaklayıp belediyenin camını çevresini indirmeniz için çağrıda bulunmamız daha sonra da belediyeyi basıp yağmalamamız olmalıydı. Ancak bir çok büyük bir korkaklık eseri olarak eylemi oturma eylemine çevirdik ve muhtemel sorunları kendimizce bertaraf ettik. Basın açıklamamızı okuduk:

Bir devlet üniversitesi olarak 1992 yılında kurulan ve 1998 yılında bugünkü yerleşkesine taşınan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, her geçen gün kendini yenilemeye ve büyümeye devam etmektedir. Akademik çalışmalarının yanı sıra sosyal çalışmalarla İzmir’e kattığı değeri artırma çabasındaki Enstitümüz’ün ve bizlerin şu anki en önemli sıkıntısı hiç şüphesiz ulaşımdır. Bulunduğumuz konumun şehir merkezine oldukça uzak olmasından dolayı büyük sorunlar yaşamaktayız. Dolmuş, servis vb. ulaşım araçları varolmasına karşın sorunun çözümü Büyükşehir Belediyemiz tarafından başlatılması gereken İYTE – Fahrettin Altay arasında düzenli otobüs seferleridir. Böyle bir seferin başlaması halinde 2500’ü aşkın İYTE’linin ve bölgede yaşayan 3000’i aşkın hemşehrimizin ulaşım kalitesi artacak, sıkıntımız büyük ölçüde çözülecektir. Ancak yerleşkemizin faaliyete geçtiği 1999 yılından beri süregelen bu sıkıntı için belediyemiz bugüne kadar her hangi bir çalışmada bulunmamış, geçtiğimiz temmuz ayından beri Konseyimizin hız kazandırdığı çalışmalara kayıtsız kalmıştır. Değerli belediye başkanımız, bizim ve ve Eğitim-Sen İYTE temsilciliğinin sayısız kez talep ettiği görüşme isteğimizi kabul etme nezaketini dahi göstermemiştir. Üstüne üstlük belediyenin tüm İzmir’de dağıttığı gazetesinde F.Altay-Mordoğan seferleriyle ilgili haberinde alakasız saatlerde yerleşkeye uğramadan geçmesine rağmen İYTEliler memnun gibisinden gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan ifadeler kullanılmıştır. Bu gelişmeler üzerine İYTE Öğrenci Konseyi olarak 5 Ekim 2007 Cuma gününe eylem kararı almıştı. Ancak Büyükşehir Belediye Başkanımızın okulumuzun 2 Ekim 2007 günü düzenlenen Enstitümüzün açılışına katılacağı haberi bizim için umut kaynağı olmuş ve eylemi erteleme kararı almıştık. Açılış törenininde Öğrenci Konseyi Başkanımızın, Konseyimiz ve tüm İYTEli öğrenciler adına yaptığı konuşmada otobüs sorununun üzerine basa basa ifade etmesinin üzerine Belediye başkanımızdan müjdeli haber beklerken aradan bir aydan fazla zaman geçmesine rağmen her hangi bir kıpırdama dahi olmamıştır. İzmir Büyükşehir Belediyesinin sınırları içinde yer almamız karşın vebu sınırlar içerisindeki tüm yüksek öğretim kurumlarına sınırsız ulaşım imkanı sağlayan hatta bazılarında yıllardır ücretsiz ring seferleri bile düzenleyen belediyemiz inatla Enstitümüzü görmezden gelmekte ısrar etmektedir. 2006 – 2017 Stratejik Planında İzmir Kent Vizyonunu “kentlilik bilincine sahip, turizm, ticaret ve yüksek teknolojide öncü, Akdeniz’in kültür ve sanat merkezi, liman kenti olmak” diye tanımlayan Belediyemizin İzmir’in tek yüksek teknoloji enstitüsüne otobüs seferlerini hala başlatmaması düşündürücüdür. İşte bu gelişmelerin sonundan önce yüzlerce İYTEli Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde belediyeye başvurarak otobüs talebini iletmiş, belediyeden yanıt olarak F.Altay – Mordoğan otobüsünün zaten İYTE’den geçtiği gibi bir cevap verilmiştir. Anladığımız kadarıyla Eshot Genel Müdürlüğü ve Belediyemiz Enstitümüzün ve Mordoğan’ın konumlarınında bi’haber durumdadırlar. Sonundan 2000’i aşkın İYTElinin sabrı taştı ve 9 Kasım 2007 Cuma günü topluca dilekçe vermek için İzmir’e inmeye karar verdik. Umarız bu hareketten sonra Belediyemiz Enstitümüze gereken önemi vermeye başlayacaktır. Kamuoyuna saygıyla duyururuz.

25- Eylem bizce kazasız belasız halloldu. Tüm okula katılan katılmayan herkese bir teşekkür yayınladık:

26- Hemen akabinde Eshot Genel Müdürü görüşme istedi, telefonda görüştük, tavır netti, yerleşkelere girmek istemiyoruz… 27- Birçok gazetede haberimiz çıktı:

28- Araya kimleri koymadık ki, tanıdık bildikler, partililer hatta milletvekilleri… Bir tayyiple güle çıkmadık… 29- Benim görev sürem doldu, Gürhan devraldı, uğraşıyor ve hala belediye direniyor. Bir ara Mordoğan otobüsünün sayısını arttırıp İYTE’ye yönelttiler ama şimdi o da kalktı. O da şöyle gelişti: Belediye, yerleşkeye girmem diye tutturdu, sonuçta Rektörlüğün oradan kalkmaya başladı. Rahatına düşkün iyteliler de tıka basa dolmuşlara binebilmek için Mimarlığa koşarken Rektörlüğe gidip otobüse binmeye üşendiler. Neyse gelecek sene hayat neler gösterir kim bilir… En azından ben bir kere de olsa bu otobüsü mimarlıkta görüp aşağıdaki fotoğrafı çektirdim ya o da bana yeter :D

Comments are closed.